Aspartam E951

1965 yılında ülser ilacı ararken tesadüfen keşfedilen aspartam, sükrozdan (sofra şekeri) 200 kat daha tatlı ve çok daha az kalorili, 90’dan fazla ülkede ilaç, gıda ve içecek sektöründe çok sık kullanılan bir suni tatlandırıcıdır. Bu tatlandırıcı hiç kalori içermez. Bu madde kendini dildeki tat reseptörlerine bağlayarak tüketen kişide şeker alımına benzer tatlı bir his uyandırmaktadır.

Şeker alımının da beyinde kokain gibi bağımlılık yapan maddelerle aynı haz noktasını uyandırdığını ve şekerin de bağımlılık yapan bir madde olduğunun altını çizmek isterim. (Sizi 10 günlük sıfır şekerli beslenme diyeti yapmaya düelloya davet ederim, zira ben henüz bunu başaramadım)

http://www.youtube.com/watch?v=TB6L9S_jc5E

Laboratuvar ortamında elde edilen aspartam üç ana maddeden oluşur:

  • %40 aspartik asit (ya da aspartat, bir tür amino asit)
  • %50 fenilalanin (bir tür amino asit)

Aspartik asit ve fenilalanin maddelerinin gıda ve içeceklerde doğal olarak bulunduğu belirtilse de yiyeceklerde bulunan bu aminoasitler başka aminoasitlere bağlı olduklarından sağlığa zarar vermiyor.Aspartamın içindeki (%40) aspartik asit ve (%50) fenilalanin ise, midedeki enzimler tarafından ayrıştırıldıktan sonra serbest kalan fenilalanin metabolizma tarafından diketopiperazin adındaki kanserojen bir maddeye dönüşüyor. Aspartik asit de, sinir hücrelerinin stimüle ederek bunların ölümüne yol açan eksitotoksin adlı toksik maddeye dönüşüyor.

  • %10 metanol (metil alkol)

Metanol bazı yanıcı maddeler ve kaçak içki yapımında kullanılan öldürücü bir nörotoksindir. Metil alkol karaciğerde formaldehit ve formik asite metabolize olur.

Özetle, aspartam insan vücuduna girince hem bir kanserojene, hem bir nörotoksine (sinir sistemi üzerinde zararlı etkileri olan bir zehir) hem de bir eksitoksine (sinir hücrelerini öldüren toksik madde) dönüşüyor.

Aspartamla ilgili hayvanlarda yapılan testler var fakat hayvanlarda metanolün zararsız maddelere dönüştürlmesini sağlayıcı bir mekanizma var fakat insan metabolizmasında bu sistem yok. Bu yüzdendir ki hayvanlarda yapılan test sonuçları ile insanlardaki sonuçlar arasında %100 paralellik aranamaz.

Ayrıca Fenilketonüri hastaları (amino asit metabolizmasının bozulması sonucu meydana gelen kalıtsal bir hastalık) aspartamın içerdiği fenilalanini metabolize edemedikleri için, kanda biriken bu madde beyinde harabiyet yapar. Bunun en ciddi sonucu fenilalanin ve türevlerinin birikmesine bağlı olarak mental gerilik meydana gelmesidir.

Pekii bu kadar zararlıysa neden nasıl neredeyse tüm hazır gıdalarda bulunuyor? Evet şimdi kaptializme tekrar hoşgeldiniz, kimlerin cepleri nasıl doluyor gelin biraz işin hikayesini dinleyelim..

Kitap: Aspartam Hastalığı ‘Gözardı edilen bir salgın’

Olay Amerika’da başlıyor…
1967
Searle firması FDA’ye başvurmak için gerekli testleri başlatır ancak Searle adına bu testleri yavru maymunlar üzerinde yöneten Harold Waisman adında bir biyokimyager, aspartamlı sütle beslenen yedi maymundan birinin öldüğünü ve beş tanesinin de granmal nöbet geçirdiği bildirir.

1971
Dr. John Olney (sinir sistemi ve beyin üzerine araştırma yapan ve monosodium glutamatı bebek mamalarından çıkarılmasını sağlayan bilim adamı) araştırmalarının aspartik asitin yavru farelerin beyinlerinde delik açtığını Searle’e bildirir. Searle’ün kendi araştırmacılarından biri benzer bir araştırmayla Dr. Olney’i onaylar.

1976
Turner ve Olney’in dilekçeleri Searle laboratuvarlarının FDA tarafından denetlenmesine yol açar. Sonuç, Searle test prosedürlerinin şişirme, hata dolu ve test verilerinin manipüle edildiğidir.Denetmenlerin raporunda “o güne kadar Searle testleri kadar kötü bir şeye rastlamadıkları”yazmaktadır.

1976-1979 arasında FDA’nın Aspartamın güvenilir olduğuna dair testlerle gelen Serle şirketine ”gerçekleri gizlemek ve yalan açıklamalar yapmak” sebebiyle dava açmanın arifesindeysen Searle grubuna CEO olarak eski bir kongre üyesi, Ford hükümeti’nin Savunma Bakanı, daha sonra 2001’de George W. Bush’un da Savunma Bakanlığını yapmış, 11 Eylül olaylarından sonra çıkan Irak ve Afganistan savaşının mimarı olan Donald Rumsfeld getirildikten bir süre sonra kanuni takip yavaşlar ve yapılan suçlamalar zaman aşımına uğrar…

1979
FDA ‘nun kurduğu Kamu Araştırma Kurulu raporunda ‘Hayvanlarda oluşan beyin tümörleri hakkında daha fazla araştırma yapılmadan onaylanmaması gerektiğine karar verir, gıdada kullanmak için henüz kesin kanıt yok ’ şeklindeki bu rapora ragmen, FDA kuru gıdalarda kullanımı için yeşil ışık yakar.

1980
Avrupa’da bir çok ülke aspartam kullanımını onaylar.

1985

Monsanto (bkz. Monsanto ve GDO yazıları) Aspartam’ın patentini elinde bulunduran G.D. Searle’ü satın alır ve Searle Pharmaceuticals ve NutraSweet Company (aspartam kısmı) adında iki ayrı şirket kurar. 2000 yılında ise Nutrasweet’i J.W.Childs’a satar.

NutraSweet’in 1980’li yıllarda Aspartamın güvenli olduğuna dair basına verdikleri demeçlerden bir demet:

1987’de aspartam’ın Avrupa’daki patenti sona erer.
1992’de aspartam’ın Amerika’da aspartame patenti sona erer.

Aspartam halihazırda bir çok hazırgıdada kullanılmakta, o yüzden lütfen aldığınız ürünlerde etiketleri iyi inceleyin.

Aspartamın sebep olduğu belgelenmiş 90 tane semptomdan bazıları:

  • Baş ağrısı, migren, baş dönmesi
  • Hafıza kaybı, ani ruh hali değişiklikleri (yorgunluk, sinirlilik, anksiyete)
  • Spazm nöbetleri, MS, epilepsi
  • Tümörler
  • Parkinson
  • Alzheimer
  • Mental gerilik
  • Lenf kanseri, lösemi
  • Diyabet
  • Doğum kusurları

Victoria Inness-Brown’ın kendi imkanlarıyla 108 fare ile yaptığı deney sonucunda Aspartamın alan dişi fareler grubunda %37 oranına devasa boyutta tümörlerin meydana çıktığı görülmüş. Beyin görsel sever o yüzden size göstermek isterim:

Sonsöz:

Ben bir sağlıkçı değilim ama bilinçli bir tüketici ve araştırmacıyım. Bu yazıyı yazarken de birçok kaynaktan beslendim. Eğer siz de bir konuyu araştırıyorsanız ve eğer bu sağlıkla ilgili bir konuysa lütfen o araştırmayı fonlayan kimmiş ona bakmanızı öneririm. Mümkünse sadece tarafsız fonlanmış veya diğer deyişle özel sektör desteksiz araştırmaları ciddiye alın. Örneğin aspartamı sağlıklı ve güvenli bulan araştırmaların çoğunun aspartam üreticileri tarafından yapılmıştır. Dr. Ralph D. Walton’un iddiasına göre bağımsız bir şekilde yapılan araştırmaların %90’ı aspartamı ciddi şekilde zararlı bulacaktır.

Kendisinden eğitim aldığım Evren Aksoy’dan öğrendiğim çok önemli bir şey var. Her zaman kaynak/kanıt göstererek konuşun demişti. Bu önemli konuda kaynaklarımı aşağıda listeledim:

Sevgiyle ve sağlıkla kalın,

Kaynaklar:

http://www.ichastaliklaridergisi.org/managete/fu_folder/1998-06/html/1998-5-6-402-405.html
http://articles.mercola.com/sites/articles/archive/2012/09/26/aspartame-causes-brain-damage.aspx
http://www.encognitive.com/node/1673
http://www.swankin-turner.com/aspartame.html
http://www.yesilist.com/cms.php?id=928&u=en-sik-kullanilan-zehir-aspartam-e951
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2900484/
http://aspartamesafety.com/web/articles/a-tale-of-two-sweeteners-stevia-and-aspartame
http://www.sailhome.org/Concerns/Excitotoxins/Aspartame.html

http://www.nurdantanriver.com/yapay-tatlandiricilar-aspartam-e951.html
http://www.ted.com/conversations/19554/evidence_aspartame_is_poison.html
http://www.fda.gov/ohrms/dockets/dailys/04/july04/071204/02P-0317-emc00345.txt

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

By submitting this form, you accept the Mollom privacy policy.