Bu yazım biraz reklam yapar gibi olacak aslında hem farklı bir konuyu hem de yine pazarlamayı incelemiş olacağız… Yukarıdaki logodan da anlaşılacağı gibi bu yazımda Hard Rock Cafe’yi inceleyeceğim. Türkiye’de henüz bir şubesi bulunmayan, yakın gelecekte açılacak cafeler arasında İstanbul’u görmediğimi üzülerek belirtiyorum.
Belirli şehirlerde şubesi bulunan bu cafenin kısaca tarihine bakalım. Hard Rock Cafe belirli bir temaya sahip cafe zindiri olarak 1971’de Amerika’lı Peter MOrton ve Isaac Tigrett tarafından açılmıştır. İlk cafe Londra, Hyde Park Corner’a yakın bir civarda hizmete açılmış. İç dekorasyon olarak rock n roll temalı eşyaları kullanmışlar ve git gide bu cafe zincirini genişletmişler. 1982’de Los Angeles, Philadelphia, San Francisco, Chicago, Houston, New York, Dallas, Boston, Washington (DC), Orlando, Paris ve Berlin şuıbeleri ile dünyaya açılmışlar.
2006 yılına gelindiğinde 40 farklı ülkede toplamda 140 adet şubeye sahip hale gelmişler.
Şu an hangi ülkelerde şubeleri var diye bakacak olursak:
Ayrıca parantez içinde kimilerinin hangi şehirlerde olduğunu da verdim.
Arjantin (Buenos Aires), Aruba, Avustralya, Bahamalar, Bahreyn, Brezilya, Kanada, Cayman Adaları, Çin, Çek C., Danimarka, Dominik C., Mısır (Kahire), İngiltere (Londra), Fiji, Fransa (Paris), Almanya (Berlin), Yunanistan (Atina), Guam, Hindistan, Endonezya (Bali), İrlanda, Jameika, Japonya, Kuveyt, Lübnan, Macau, Malezya, Malta, Meksika, Hollanda (Amsterdam), Kuzey Mariana Adaları, Norveç (Oslo), Panama (Panama), Filipinler (Makati), Polonya (Krakow), Portekiz (Krakow), Porto Riko (San Juan), Romanya (Bükreş), Rusya (Moskova), İskoçya (Edinburgh), Singapur, İspanya (Barselona, Madrid), İsveç (Gothenburg, Stockholm), Tayland (Bangkok, Phuket), Birleşik Arap Emirlikleri (Dubai), Amerika (45 eyalette mevcut), Venezüela, Viyetnam, Galler.
Hard Rock Cafe’yi farklı kılan şey, dekorasyonu diyebiliriz. Sadece rock temalı olması değil bir müze tadında olması onu diğer cafelerden ayırıyor. Memorabilia olarak bahsedilen, andaçlar yani rock müziğe emeğini vermiş ustalara ait herşey duvarlarda, tavanlarda, barın üstünde altında, kenarında, ayak bastığınız yerlerde, kısacası heryerde bu özel eşyalar sergileniyor.
Manchester’da bulunan şubeye gitme fırsatını bulduğumda gördüklerimi sizle paylaşmak isterim. Hard Rock Cafe de bunu istediği için Manchester Rock Cafe’de görebileceğiniz andaçları internet sitesinde sizlere açıyor. Her şubesinde neler sergilendiğine dair detaylı bilgiyi internet sitesinden bulmanız mümkün. Mesela Manchester‘a bakalım.
Yukarıda gördüğünüz gibi sitede tek tek ne var ne yok listelemişler. Bir de benim gittiğim zaman çektiğim fotoğrafı paylaşayım böylece gerçekten vaad ettikleri şeyi gösteriyorlar mı onu görmüş olursunuz 🙂 Arka plandaki gitarlara bakınız, sitede 4 numara ile belirtilmiş olan gitarı göreceksiniz. Gitardan anlamam ama sitede yazana göre 1955 Gibson yapımı J-45, Liam Gallaghere aitmiş bir zamanlar. Liam gitarı 2002’de Londra’daki Vintade and Rare Guitars’dan almış. Oasis isimli grup albümündeki birçok demo çalışması için bu gitarı kullanmış. Don’t Believe The Truth albümündeki The Meaning Of Soul şarkısının kaydında bu gitar kullanılmış.
Veee siz biranızı yudumlarken masanızın yanında cam vitrinin içinde bu gitar duruyor… Güzel bir etki yaratmadı mı? 40 yıllık rockçu gibi havaya girmediniz mi?
Peki bara yaklaşıp bir Amstel alayım veya bir Budweiser diye sipariş verdiğinizde insanları aşıp ulaştığınız barın bu görünümde olması sizi etkilemez miydi?
İşte konsept yaratımı, işte diğerlerinden farklı olmak, işte niş olmak! Hard Rock Cafe’ye bir alkış. Çok güzel bir strateji arkadaşlar. Çevremdeki insanların büyük bir çoğunluğu gittiği şehirde eğer Hard Rock Cafe varsa, gezilerinin bir kısmında mutlaka biralarını o mekanda yudumlamak, bir parça da eşe dosta mekanda çektiği resimleri gösterme gayesi ile mekana giriş yapıyor.
Bağdat caddesinde açlık had safhadayken yemek yemek için Mid Point’te sırada beklemek neyse Hard Rock Cafe’nin yanındaki cafe’den bira almak yerine gidip de Hard Rock Cafe’de bira içmek aynı şey aslında. En azından ikisinde de sıra oluyor akşam vakti…
İstanbul’a da bir şube açmaları lazım. Büyük bir eksiklik olarak görüyorum. Pazarda talep bulacağına eminim. Farklılığı seven, tüketici, lüks yaşam peşinde koşan genç nüfus için şahane bir tüketim kapısı olabileceğini düşünüyorum, yetkililere duyrulur…