Kategori arşivi: Sosyal Medya

Greenpeace’den Nestle’ye Mesaj

Türkiye’de Nestle KitKat‘ın geçerli olan sloganı olan <Mola Ver Hayata> sloganından yola çıkılarak Greenpeace tarafından hazırlanan bir virali  ele alıyorum.

Firmalar agresif bir şekilde bağımsız çevre koruma organizasyonlarının tepkisini çektiğinde nasıl davranmaları gerektiğini bilemiyor. Paketlenmiş tüketim gıdası kategorisinde yer alan pazarlama konusunda çok başarılı şekilde ilerlerken Greenpeace tarafından hazırlanan guerilla tipi bir anti-pazarlama çalışmasına maruz kalmıştır.

Greenpeace’den Nestle’ye Mesaj yazısına devam et

Google Buzz Ne İşe Yarar?

Google Buzz, Google tarafından 9 Şubat 2010 tarihinde lansmanı yapılmış bir ürün yani bir hizmettir.

Google Buzz, sosyal medya dediğimiz ürün gamına dahildir. Bu bağlamda fotoğraf, video, linkler ve videoların paylaşımında kullanılmaktadır. Aynı anda anlık iletişim için de kullanılmaktadır. Gmail ile entegre şekilde kullanılmaktadır.

Picasa, Flickr, Google Reader, YouTube, Blogger ve Twitter şu an için Buzz’a entegre olan araçlardır. Buzz’un ortaya çıkmasının sebebi, Google’nin sosyal ağ olan Facebook ve mikro blog sayılan Twitter ile rekabet etme isteğidir. Ayrıca Google’nin yine kendi ürünü olan Google Reader ile de entegre olmuştur.

Google Buzz Ne İşe Yarar? yazısına devam et

Sosyal Medya Nedir?

  • Dünya üzerinde her üç kişiden ikisi sosyal ağları ziyaret ediyor. (Nielsen,2009)
  • Twitter’ın geçtiğimiz yıl için büyüme oranı: % 1500 (Nielsen,2009)
  • Twitter’da açıldığı günden bu yana 6,7 milyar tweet gönderildi. (Gigatweet, 2009)
  • Her gün YouTube’da 100 milyon video izleniyor ve dakikada 20 saatlik video yükleniyor. (YouTube, 2009)
  • Her gün Facebook üzerinde 8 milyar dakika geçiriliyor ve 285 milyon adet içerik paylaşılıyor. (Facebook, 2009)
  • 350 milyon aktif kullanıcısı ile Facebook bir ülke olsaydı Çin ve Hindistan’dan sonra dünyanın en kalabalık üçüncü ülkesi olurdu. (Wikipedia, 2009)
  • 307 milyon üyesi ile YouTube ise Çin ve Hindistan’ın ardından yine üçüncü en kalabalık ülkesi olurdu. (YouTube, 2009)
  • Türkiye Avrupa’nın internette en çok zaman geçiren ülkesi. (Comscore, 2009)
  • İnternet kullanıcılarının sadece yüzde 65,1’i e-posta kullanmış, sosyal ağları kullananlar ise yüzde 68. (Nielsen, 2009)
  • 14 milyondan fazla kullanıcıyla Türkiye Facebook’ta en aktif üçüncü ülke. (Facebook,2009)
  • Friendfeed’in dünyada en popüler olduğu ülke Türkiye. (Alexa,2009)

Sosyal Medya Nedir? yazısına devam et

Ekvator Cafe, Sosyal Medya’da

Facebook’ta gönderilen davetiyelere, gruplara pek bakmam ilgilenmem, çoğu gereksiz geliyor. Pazartesiden nefret eden n! kişi bulabilirm gibi isimlerle kurulan garip gruplar mevcut. Fakat daha önceki yazımda da yer vermiş olduğum gibi markalar, gerek giyim kuşam olsun gerek yemek içme mekanı olsun web2yi pazarlama aracı olarak kullanıyorlar.

Hedef kitleye ulaşma yolunca kullandığınız her yol doğru yoldur.

Facebook’ta bir etkinlik davetiyesi aldım.

HERKES ÜCRETSİZ BEŞİBİRYERDE KAZANIYOR 🙂

LİSTEMİ DAVET EDERİM,ÜCRETSİZ BEŞİBİRYERDE SHOTLARIM

Etkinlik sayfasında neler yapmanız gerektiği adım adım yazıyor. Arkadaşlarınızı Ekvator Cafe Grubuna davet ediyorsunuz. Bunu da görüntülü birşekilde kanıtlıyorsunuz. Bu etkinlikten sorumlu olan arkadaşa e-mail yolluyorsunuz. Daha sonra Ekvator Cafe’ye gelip garsonlara isim soyadınızı söylüyorsunuz,  ve beşibiryerde isimli shot serisini ücretsiz olarak alıyorsunuz.

Bunun neresi pazarlama diyen birisi olduğunu varsayarak ona cevap vermek istiyorum:

1. Ekvator Cafe neymiş gibi sorularla insanlarda farkındalık yaratılıyor. Sadece benim başıma gelmiyordur. Herkes Taksim’e gittiğinde bu sefer de yeni bir mekana gidelim diyordur. Nereye gidelim gibi sorular sorular ve grup yine en son gidien yere gider. Fakat bu etkinlik ile Ekvator Cafe’den haberdar olan arkadaşımız Xcan der ki: Ekvator Cafe diye bir yer varmış Mc Donalds’ın sokağında bi bakalım oraya baba! şeklinde bir muhabbetin gelecekte geçmesi çok olası.

2. Önce ücretsiz olarak shot’lar içilecek. Ondan sonra hop diye kalkılmaz, birşeyler daha ısmarlanır. Böylece müşteri çekilmiş olunur.

3. Gelenlerin mekanı sevmesi sonucunda alışkanlık olarak sürekli oraya gitmesi ihtimali mevcut. Yani, bağlılık oluşur. Ve bir müdavim, yanında sürekli başkalarını getirir. Reklam yapmaya verilecek para ile sadece 2-3 içki maliyeti olur ki o da kıyaslanırsa çok büyük bir mebla olmasa gerek.

Ekvator Cafe’nin ilk çalışması bu değil aslına bakarsanız daha önce de kimi denemeleri olmuştu. Kısmen vakit öldürücü de olsa kısa süreli bağımlılık yaratan bir oyun vardı internet sitesinde. Cafe’nin maskotu olan papağanlara tıklayarak kart eşleştirme şeklindeki bir hafıza oyunuydu ve dereceye girene ücretsiz yemek veya içki veriyorlardı. 2 hafta boyunca sürekli olarak o oyunu oynadım. Ve 3. haftada pek başarılı geçmeyen sonuçlardan sonra Taksim’de dolanırken Ekvator Cafe’ye gitmeye karar verdim. Önceden benimseyip sevdiğim içnmidir, bende bir sempati uyandırmış olduğu içinmidir bilmiyorum, çok hoşuma gitti mekan. Ne zaman Taksim’e gitsem orada birşeyler yapmak istiyorum. Bu sebebini çözemediğim psikolojik bağlılığın sebebi oyunlar, promosyonlar, kampanyalar!

Yani pazarlamanın amacını bilsem de yemi yemeden duramıyorum.

United Airlines ile uçan yolcunun gitarı kırılınca…

Bazen ne kadar dikkat edilse de elde olmayan sebeplerden dolayı birşeyler hasar görmez mi? Ya dizüstü bilgisayarımıza çay dökülür ya da sakındığımız bir eşyamız zedelenir. Sizlere şimdi anlatacağım olay aslında ilginç.

Dave Carroll isimli Kanadalı müzisyen bir şarkı yazmış ve buna bir de klip çekmiş. İsmi “United Breaks Guitars” Yani ” United (havayolu şirketi ima ediliyor) gitarları kırıyor”. Dave Carrol United Airlines yolcusu olarak Halifax’dan Chicgo’ya uçuyor. Bagajlarını kontrol ettiğinde gitarının kırılmış olduğunu fark ediyor. Tazminat olarak 1.200$ talep ettiği hava yolu şirketi bu ödemeyi yapmayı reddedince Carrol kendince bir protesto olarak bu şarkıyı yazıyor ve klip çekiyor:

United Breaks Guitars olarak youtube.com’da aratabilir veya linke tıklayarak de izleyebilirsiniz.
Bu tarihe kadar yakşlaşık 6 milyon kişi bu klibi izlemiş. Carroll The New York Times gazetesine verdiği demeçte şöyle diyor: Bu şirket tüm gelir gurubundan insanlara, tüm coğrafyalara ve farklı ülkeden insanlara hizmet veren bir şirkettir. Hiçbirimiz saygısız ve ilgisizce bir tutuma şahit olmak istemeyiz.

Fakar Carroll’un umduğu demeçten de anlaşıldığı gibi şirketin satışlarını azaltmak tepkisini belli etmekti. Fakat umduğu gibi negatif bir etki yaratmak bir yana, şarkı United Airlines ismini tüm dünyaya yayan bir reklam haline geldi.

Forrester tarafından yürütülen araştırmaya göre yolculan %75’i havayolu şirketi seçerken hangi havalimanına indiğine bakıyor ve havayollarının yaklaşık %70’i uygun kalkış/varış saat seçenekleri sunuyor. Bugün, havayolu şirketleri sadece fiyat yönünde rekabet ediyorlar, marka olmalarının pek fazla önem teşkil ettiği söylenemez.

Eğer United Airlines Carroll isminden yararlanmayı becerirse belki de çok iyi bir PR kaynağı yakalayabilir.