Kategori arşivi: Reklam

T&T Günlükleri – 2

Bu bölümde Thinker and Talker 2009 Kampının ikinci gününden bahsedeceğim.

2. Gün Reklamcılık (5 Oturum)

BİRİNCİ OTURUM

Konu hakkında ne söylesem yalan olur.

Konuşmacı: Salih Güngör

Salih Güngör siyahlar giymişti. Rahat bir insan olduğu tavırlarından kullandığı sözcüklerden belliydi. Kim olduğu hakkında bir fikrim yoktu. T&T sitesinde şöyle yazıyor:

” Salih Güngör, yaratıcılık hayatına 11 yaşında Gırgır dergisinde çizdiği karikatürlerle başladı. 14 yaşında Hürriyet Gazetesi’nde çizimlerini sürdürdü. Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Ana Sanat bölümünde öğrenimini tamamladıktan sonra Güzel Sanatlar Saatchi&Saatchi’de illustratör olarak başladığı reklamcılığa, sanat yönetmeni ve yaratıcı direktör olarak devam etti. Ardından dört yıl TBWA İstanbul ajans başkanlığı görevini yürüten Salih Güngör, 2.5 yıl NewYork TBWA/Chait-Day’de proje bazında kampanyalara imza attı. Şu an yeni projelerini hayata geçirmekle uğraşan Salih Güngör, fikir bulmanın refleks olduğuna inanır, “Hayalleri olanlar, asla uyumaz” felsefesini benimser. 25 Kristal Elma, 3 Uluslararası ödül sahibidir.”

Çocukken Gültepe’de oturuyormuş. Futbol sever haşarı ve dersleri kötü olan bir tipik çocuk profiline sahip olduğunu anlattı. Daha sonra Gırgır dergisinde yaptığı çizimlere geçen tesadüf dolu anılarını anlatarak hoş zaman geçirmemizi sağladı. Bize anlattığı şeyler 3 aşağı 5 yukarı linkteki röportaj ile aynıydı. Arka cebindeki akıl defterini çıkartarak birkaç kulağa küpe olası söz söyledi. İstediğini bil, egonu yen. Hayat kabul etmektir. Ayrıca Ali Taran’ın Salih Bey’in yaşamında büyük önemi olduğu da konuşmadan çıkartılan bir diğer noktaydı. Salih Güngör Can Yücel – Anlamak isimli şiiri de konuşmada yer aldı.

İKİNCİ OTURUM
Konu: Reklam Hakkında Herşey
Konuşmacılar:
Özgür Doğan, Springer&Jacoby Metin Yazar
Kübra Sönmez ve Rahşan Tan, ParaMarka kurucuları
Barış Özaydınlı – Klan Ajans başkanı

Özgür Doğan, Boğaziçi Matematik mezunu, Kanada’da bir süre yaşamış ve hayatın orada çok yavaş olmasından bahsetti. Kendisi de zehir gibi maşallah. Bu oturum hakkında akılda kalması gereken şey reklamcınınn staışı bilmesi gerektiğidir. Reklamcılar yaratıcı fikirleri eyleme dönüştüren kişilerdir. Reklam kariyerinde yükselmenin yolu karar verebilmek ve seçici olabilmektir. Bahsedilen diğer konular 360 derece reklamcılık, Web 2.0’ın reklamdaki yeri yani sosyal medya (facebook, twitter), mass kanallardı. Bazen de bilindik reklamlardan farklı olup daha iyi etki bırakan şeylerden bahsettiler. Mesela Mentos ile kolanın buluşmasından doğan patlama etkisinin gösterildiği videoları 3 haftada 4 milyon kişi izlemiş. Bir de Gittigidiyor.com’ için şarkı besteleyen gençlerin videosu yani resmi söylemle ” viral filmler” da tanıtımda büyük önem taşıyormuş. http://www.dailymotion.com/video/x6sjhk_ah-anam-lahanam_shortfilms

Kübra Sönmez paramarka.com’u tanıttı. Barış Özaydınlı Önce Migros’ta sonra Unilever’de çalışmış şimdi Klan Ajans Başkanı olarak görev yapıyormuş. Bizlere Seth Godin ve Tom Peters isimlerini tanıyıp tanımadığımızı sordu ve özellikle Tom Peters okumamızı tavsiye etti.

ÜÇÜNCÜ OTURUM
Konu: İnternet Reklamcılığı
Konuşmacılar:
Ekin İlyasoğlu, Logaritma Pazarlama/Satış Sorumlusu
Emre Tümer, Netbook Media Genel Müdürü
Orkun Tekin, Reklamz Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
Ali özen, Reklam Store Kurucu Ortak

Bu oturum esnasında reklam harcamalarının dağıtımı beni çok şaşırtmıştı.Harcamaların dağılımı şöyle: televizyon %52, basılı medya %34, açık hava %7, net %3, diğer %4. Net oranının bu derece düşük olmasını hiç beklemiyordum ama durum böyle arkadaşlar. Birçok sayısal veriyi de bizlerle paylaştılar.

DÖRDÜNCÜ OTURUM
Konu: Pazarlama İletişiminde Reklamın Yeri
Konuşmacılar:
Serhat Gürcü, Youth Republic Kurucu Ortağı (Genel Müdür)
Deniz İnce,Hayyen Enterprise Kurucusu
Eser Hakim, Marka Deneyim Danışmanı ( Oturum Moderatörü )

Eser Hakim, TRT1in siyah beyaz olduğu günlerden başladı konuşmasına. Reklamların nasıl geliştiğinden bahsetti bize. İlk reklamlardan da örnekler verdi.
Event Marketing’e değindi. Özgeçmişini ve e-mailini bizlerle paylaştı. Bu samimiyeti hoşuma gitti.
Tuğyan Çelik çok enerjik bir kişiydi. Belirtilen konuşmacılar arasında ismi geçmiyordu sempozyum esnasında fark ettik bunu. Kendisi yapılan reklam çalışmalarından örnekler sundu. Ve biraz geriye döndürdü bizi. İnternetle ilk tanıştığımız yılı hatırlayanınız var mı? 21.04.1993. İlk cep telefonu? O da 1994’te Türkiye’ye gelmiş. Yapılan ve akılda kalan reklam kampanyalarını özetleyeyim: Thirsty Black Boy, Absoluta World Reklamı, YKM Vitrininde yaşayan adam. Bu tür farklı reklamlara da Ambient Media deniyormuş kulaklarımızda küpe olsun.
Deniz İnce Leo Burnett isminden bahsetti. Önemli bir reklamcıymış Mr. Burnett. Bahsettiği bir diğer önemli  isim William Bill Bernbach, efsanevi Amerikalı reklamcıymış. Deniz ince ayrıca fMRI (functional Magnetic Resonance Imaging) olarak bilinen araştırma tekniğinin reklamcılıktaki yerinden bize bahsetti. fMRI’da akış şu şekilde oluyor, önce MR makinesi, sonra resim, sonra tepki, sonra yorum, sonra uzman, sonra sağlıklı bilgi, sonra da sahte bilgilerden kaçınmak.
Pazarlamacalılar insanları çeşitli özelliklerine göre gruplara ayırmışlardır. Toplum içinde bu grupların payları şöyle saptanmıştır:
A %1
B %9
c1 %18.9
C2 %31.6
D 28.5
E 10.8
Mesela Arçelik markasını ele alalım. A grubunu hefeledikleri zaman rekalm sloganları” Stil sizsiniz” oluyor. Ama C1 hedeflendiğinde “Arçelik demek yenilik demek” olarak piyasaya çıkıyorlar.
Ayrıca Howard Gossage reklamdan nefret eden reklamcı olarak literatüre geçmiş bulunuyormuş. Deniz İnci bu isimle ilgili de birkaç şeyi bizlerle paylaştı.

BEŞİNCİ OTURUM
Vak’a : İdeal’i Ararken…
Konuşmacılar:
Emin Çapa
Uğur Özmen

Emin Çapa’yı yakından görmek ve o yaydığı enerjiyi hissetmek apayrı bir konu. Öyle çok kapılıp gitmişim ki anlattığı şeylere bir tek not bile almamışım. Çok dobra, yetenekli ve birçok işin üstesinden gelebilecek bir insan. Mesela şunu anlatmıştı çok gülmüştük. Bizde bir sürü ekran var o anda hangi kanalda ne olduğunu izleyebiliyoruz.Bir gün baktım ekrana o da ne, Seda Sayan canlı yayında cüce yıkıyor. Herkes o kanalı açmış bakıyor. E biz haber yoğunlukta bir kanalız. Bizde de haber spikeri Güler Sabancı’yı canlı yayında yıkasın mı yani… Çok hoş vakitler geçirdikten sonra ikinci günü de böylelikle bitirmiş olduk.

Şişli Optik'ten Ray-Ban Wayfarer 2140 Çekilişi

Şans oyunlarına düşkünlüğü olan bir milletiz. Bu millete de izinli pazarlama yapmak için bakınız Şişli Optik’ten çok hoş bir kampanya.

Ray-Ban Wayfarer 2140
Ray-Ban Wayfarer 2140

Başlangıç: 15 Mayıs 2009
Bitiş: 13 Haziran 2009
Çekiliş Tarihi: 18 Haziran 16:00
Sonuçlar: 25 Haziran’da Posta gazetesinde ve www.sislioptik.com adresinde

Ödül: Ray-Ban Wayfarer 2140

Jessica Alba'nın gözlüğü RayBan Wayfarer 2140

Kime?: Her gün  1 kişiye 1 adet olmak üzere ,30 gün süresince 30 talihliye toplam birim fiyatı 422 TL değerinde Ray-Ban Wayfarer 2140 güneş gözlüğü verilecektir. Her gün 1 kişiye katılımı için bir çekiliş hakkı verilecektir.Mükerrer katılım durumunda ilk çekiliş geçerlidir. (Doğru anladıysam çakallık yasak, yani 20 kere katılır da 19.da kazanırsanız bile ilk katıldığınız çekilişi sayacak.)

Bu yazıyı neden yazdım?

İzinli pazarlama örneğidir bu. Önce bir ödül verir kendinize çekersiniz. Müşteri size bilgilerini verir yani kendisine ulaşmanız için izin verir. Ona nasıl ulaşacağınız ise sanattır ve size kalmıştır. Belki de kampanya bitiminde ismim açıklandı mı diye internet siteniz kontrol edilir. Bir model dikkati çeker ve satın alınır. Veya almış olduğunuz mail adresine adresine güzel bir indirim haberi yollarsınız, ve yine pazarlama işini başarıyla tamamlanmış olur.

Pomegranatephone NS08 – NovaScotia

Uzun süredir piyasa yeni olan veya yakında satışa sunulacak ürünler incelemiyordum. Biraz kurcalayayım haber okuyayım dedim. Derken karşıma pomegranatephone NS08 diye birşey çıktı. Söylendiğine göre birçok şeyi yapabilen bir telefonmuş. Nartelefon olarak birebir çevirisi yapılabilir. İddiaya göre bir alete birçok şeyi koymuşlar.

Telefonla arama yapabiliyorsunuz, e-mail gönderebiliyorsunuz, internette gezinebiliyorsunuz., GPS navigasyon, entegre kamera, video kaydedici… Bu özellikler zaten her telefonda var. Bunda ise daha şaşırtıcı şeyler var.

Projeksiyon makinası gibi kullanıyorsunuz. Aparatına yerleştirince duvara film yansıtıp izlemenize imkan sağlıyor. Bir diğer özelliği ise tüm dillere anında sesli çeviri sağlıyor.Tanıtım videsunda Fas’lı ile Kanada’lı oturuyorlar ve telefonu karşısındakine doğru tutarak İngilizce soru soruyor: Proje çalışmaları nasıl gidiyor? Telefon hemen çeviriyor artık nasıl çevirdiğini ben bilemiyorum :)

Sonraki özelliği Kahve makinası işlevi görmesi.

Daha ilginç bir özelliği traş makinası olarak çalışması. İstediğiniz her an kullanabiliyorsunuz.

Artık daha neler diyerek şaşırdığım bir özellik de mızıka gibi çalışması…

Sizden isteğim linke tıklayıp bir de kendi gözünüzle görmeniz. O zaman bu yazıyı yazmaktaki amacıma ulaşacağım. O hissi yaşamanız lazım :)

Bütün bunları okuyunca insanın gözünü sol üstte duran “release date” yani piyasaya sunulacağı tarih butonu dikkat çekiyor. Ben de bastım oraya ne zamanmış ne kadara acaba dedim ve çok güzel birşeyle karşılaştım:

Ekrana bir nar geldi, patladı ve şu yazılar geçti: Gelecekte birgün belki istediğiniz tüm herşeyi bir alette bulmanız mümkün olacak. Fakat şu an bir mekanda dilediğiniz herşeye sahip olmanız mümkün. “NovaScotia” araştırmak için biraz zaman ayırın. Sizlere sunduğumuz şeyler sizi şaşırtacak diyor. Ve anladığım kadarıyla Kanada’dalı bir mimarın şirketi olduğunu anlıyorum ve Avrupa pazarına açılmayı istiyor.

Kendimi kandırılmış gibi hissettim… Ama dikkatimi çekmeyi başardı. Ayrıca Japonya’da cep telefonunu gerçekten saçma sapan şeyleri yapmak için kullanıyorlar diye duymuştum. Traş makinesi kısmını kesinlikl duymuştum. O yüzden bir süre gerçek mi yoksa sadece pazarlama oyunu mu işin içinden çıkamadım. Son olarak pazarlama oyunu olduğunu fark ettim ve bloguma hemen taşımalıyım bunu dedim.

AdSense ile kazançlı günler

Google AdSense
Google AdSense

İnternetin yüzüyle daha yeni tanıştığım zamanları hatırlıyorum da tıkladıkça para kazanın, üye olun mail aldıkça para kazanın gibi internet yoluyla tasasız kazanç sağlamanızı vaad edenler vardı. Şimdi size sorsam , alacaklarınızın arkasında kapı gibi Google olsa oturduğunuz yerden para kazanmak ister misiniz?
Evet, Google’ın bir uygulaması olan AdSense sayesinde web site sahipleri kazanç elde edebilecekler. AdSense’ten bahsetmek gerekirse, site sahibinin sitesinde belirlediği bir alanı billboard gibi ayırıyor. Bu alanda Google’ın anlaşmalı şirketleri reklamlarını sergiliyor. Reklamların boy göstereceği alanın boyutları renk kombinasyonları site sahibi tarafından ayarlanabilecek. Yani görsellik açısından bir kaygınız olmasın.
AdSense’in diğer bannerlardan bir farkı var. Sitenizdeki ilgili sayfadaki yazı ne ise o içeriğe uygun olan reklamlar ekrandaki billboardınızda çıkacak. Mesela sağlıkla ilgili bir yazı varsa, yine sağlıklı yaşamla ilgili reklamlar o alanda boy gösterecek. Reklamlar da tercihiniz göre link, şirket adı, birkaç satır açıklayıcı reklam metni veya bunlar arasından sizin belirlediğiniz kombinasyonlar halinde oluşturulabilir.
Şimdi kazanç kısmını netleştirmek lazım. Sitenizde yer alan reklama her tıklandığında bu tık Google tarafından kaydedilecek. Bir başka deyişle her tık size kazanç olarak geri dönecek. Karıştırılmaması gereken bir konu var ki sitenize ziyaretçi geldikçe değil, ziyaretçi ilgili linke tıkladıkça siz kazanç elde edebilirsiniz.
Ödeme konusuna gelelim, siz banka hesabınızı Google’a veriyorsunuz, Google da ödemeyi bankanıza yapıyor. Ödeme aktarması için alacağınızın 100$a kadar birikmesi lazım, 100$’a erişinceye kadar mebla aktarılabilecek kadar büyümeyi bekliyor. Asla ve asla zaman aşımı söz konusu değil. İçiniz rahat olsun. Sizin yapmanız gereken sitenizi popüler hale getirmek, daha çok ziyaretçiyi sitenize çekmek.
Hemen harekete geçin ve bu fırsatı değerlendirin derim. AdSense’e başvurmak için hiç beklemeyin, buraya tıklayın yeter. Bu arada çakallık peşinde olan bazen zeki (!) arkadaşlarım, reklamlarına kendileri tıklamak sureti ile sahte ziyaretçi rolüne soyunabiliyor. Bu gibi durumları önleyen Adlogger diye tanımladığımız programlar piyasada çok yaygın olarak kullanılıyor bunu da belirtmeden geçmeyeyim aksi halde Google ile papaz olabilirsiniz. Etik olalım etik olduralım. Siz sadece sitenizi sık sık güncelleyin, yeni ilgi çekici konular bulun yani kendinizi iyi pazarlayın yeter. Kalanını ziyaretçilerinize bırakın.