Hizmet Esnasında Beğenilen ve Beğenilmeyen Olayları Belirlemek

The Service Encounter: Diagnosing Favorable and Unfavorable Incidents, Mary Jo Bitner, Bernard H. Booms & Mary Stanfield Tetreault tarafından yazılmış makaleye kendi örneklerimi ve yorumlamamı da katarak hizmet pazarlaması kalitesi konusunu sizlerle paylaşmak istedim.

Amerika’da hizmet endüstrisi büyüdükçe, alınan hizmetin kalitesi düşmeye başlamıştır. Service encounter olarak adlandırılan bir terimden bahsederek başlamak istiyorum. Service encounter müşteri ve firmanın etkileşime girdiği ilk ana denir. Farklı yorumlar da bulunmaktadır mesela:

Solomon’a göre service encounter bir sahnedir. Hem müşteri hem de çalışan birer oyuncu gibi yani rollerini oynarlar. Shostack’e göre service encounter müşterinin hizmetle direk etkileşim içinde bulunduğu bir zaman aralığıdır.

Bu aşamada ortaya çıkan sorunlardan kimisi; ön planda çalışanların eğitiminin müşteriyi anlamaya yetmeyecek seviyede olması, en etkin hizmeti garanti edecek sağduyu ve özgürlüğe sahip olmamaları olmuştur. Eksik eğitim ve az maaş motivasyonu düşürmüş, iş memnuniyetini ortadan kaldırmış, çalışanların değişme sıklığı armış ve sonuç olarak da müşterilerde de memnuniyetsizlik baş göstermiştir.

Durumu düzeltmek için etkin service encounter yönetimi yapılmış buna göre de çalışanların müşteriyi etkileyebilecek düzeyde değişen karmaşık davranışları incelenmiş. Ayrıca eğitim, motivasyon ve ödüllendirme ile bu davranışlarda ne gibi değişiklikler olduğu da incelenmiş.

Buna göre müşteri ve çalışan etkileşimi esnasındaki tüm her şey hizmet kalitesinde belirleyicidir. Araştırmalar sonucunda hizmet kalitesinin 5 adet boyutu ortaya çıkartılmıştır:

1. Duyumsanabilirlik

2. Güvenilirlik

3. Yanıt verme hızı

4. Güvence

5. Empati

Bunları ölmek içinse CIT (Critical Incident Technique) adında bir teknik kullanılmıştır. Kritiği yapılan gözlemlenebilir olaylar not edilmiştir. CIT uygulanması için 4 temel noktaya dikkat etmek lazım:

1. Olay etkileşim sonucu olmalı

2. Müşterinin bakış açısıyla ya çok memnun edici ya da memnuniyetsizlikle sonuçlanmış olması gerekli

3. Ayrık bir durum olmalı

4. Gözlemlenebilir net detayları bulunmalı

Yapılan araştırmanın sonucunda şu durumlar incelenmiştir ben örnekler vererek sıkıcılıktan çıkartmak istiyorum.

D1: Hizmet aksaması durumunda çalışanın tepkisi

Önceden rezervasyon yaptırdınız ama istediğiniz otel odasının dolmuş olduğunu yer kalmadığını düşünün. Bu gibi durumlarda müşteri daha iyi bir odaya alınırsa, ücretsiz bir bilet verilirse, veya yiyecek içecek ikramında bulunulursa sonuç müşterinin aklında olumlu olarak kalacaktır. Ama özrün unutulması, bedelinin ödenmesi veya bir açıklamaya boğmak müşterinin aklında pek hoş izlenimler bırakmayacaktır.


Hizmetin yavaş ilerlemesi durumunda ise bir şikayet dahi almadan çalışanın yavaşlıktan dolayı özür dilemesi iyi etkiler bırakırken sürekli gecikme hakkında açıklamada bulunmamak yanlış veya geçiştirici sebeplerle oyalamayı denemek kötü sonuçlanmış.

Bir başka ana hizmet dalında hata olması, oteldeyken kokteylinizden böcek çıkması diyelim… Eğer onu alıp ücretsiz yeni bir tane verirlerse iyi ama o böcek ben getirirken yoktu, ne malum sizin koymadığınız gibi tepkilerin ise değerlendirmede hiç iyi yansımadığını söylemeliyim.


D2: Müşteri ihtiyaç ve istekleri karşısında çalışanın tepkisi

Özel ihtiyaçlara örnek olarak uçaktan midesi bulanan çocuğunuza yardımcı olan kabin ekibi + puan alırken, yaşı küçük olan çocuğunuz havaalanında indiğinde ona eşlik edip yol göstermeye yanaşmayan çalışan – puan almıştır.

İspanya Türkiye maçı için İspanya’ya gittiniz. Her yer dolu, oteller hosteller. Ve Hostel Zamoran durumunuzu dinledi ve size ana ihtiyacınızı karşılamanıza yetecek desteği verdi, bir yerde bir yatak kiraladı ve sorunu çözdü diyelim, + puanı almıştır müşteriden. Veya restoranda tek kişisiniz cam kenarındasınız güneşten rahatsız oluyorsunuz garsona rica ediyorsunuz yer değiştirmesi için ama tek kişiyi başka yere alamıyoruz diye sizi geri çeviriyorsa – puan hanesine yazılmış demektir.

Müşteri hatasından kaynaklanan durumda bile telafi için gönüllü olmak da çok hoşa giden bir davranış olarak gözüküyor. Gözlükleriniz uçakta unuttunuz, kabin görevlileri onu evinize postaladı hem de ücretsiz! Ne hoş bir davranış… Trafikten dolayı uçağınızı kaçırdınız. THY bir saat sonra aynı yere gidecek uçağı olmasına rağmen sizin hatanız olması sebebiyle ücretsiz uçuş vermezde THY gözünüzde bir – puan almış olur.

Olası zarar verecek durumlara karşı tetikte olmak. Mesela bir bardasınız, ve yan masada 4 erkek var tipler serseri. Sizi rahatsız etmeleri ihtimaline karşı garsonun gözünün sürekli o masa olması işletmeye bayanlardan + puan yağmasını sağlar. Garsonun umrunda olmazsa bu durum işte bayanlarda – puanlar gelir.

D3: Çalışanın kişiliğinden kaynaklanan doğal hareketleri

Özel ilgi, talep edilmese de sunulan bir hizmet gibi şeyler hoşa giderken; kabalık, görmezden gelme gibi davranışlar müşteri tarafından olumsuz karşılanmıştır. Müşteriye özel ilgi konusunda, Boğaziçi Üniversitesi Ağaç Ev’den örnek vermek istiyorum. Eğer orada bana kraliyet ailesinin bir mensubuymuşum gibi ilgiyle siparişimi alıyor olsalardı bahşiş bırakırdım. Ama benim siparişimi alırken bir anda başka masaya geçmeler, televizyona bakmalar, arkadaşlarıyla şakalaşmalar bu gibi şeyler benden Ağaç Ev işletmesine bir sürü – puan gitmesine sebep oluyor.

Beklenmeyen hoş davranışlar olarak da otele götürmüş olduğunuz oyuncak ayılarınızı otel görevlilerin odayı toplarken sandalyeye yan yana oturmuş el ele tutuşmuş halde yerleştirmesi güzel bir sürpriz sayılabilir. Veya filleri çok seviyorsunuz ve adınız Zeliha. Şimdi otel görevlisi bundan habersiz havlulardan bir fil yapmış.  Odanızda bir filcik sizi bekliyor olabilir 🙂

Ama yemek menüsüne bakıp da karar aşamasında dakikalar geçirdiğinizde garsonun size o yemek menüsü yol haritası değil şeklinde patavatsız bir laf söylemesi gayet siniz bozucu ve rahatsız edici bir davranış olarak sayılacaktır.

Kültürel değeri olan davranışlar, mesela cüzdanınızı düşürdünüz ve otel görevlisi arkanızdan koşup size “Cüzdanınız beyefendi!” diyerek geri getirdi, bu olumlu bir etki bırakacaktır. Veya öğrenci grubu şık bir restorana gitti ama bunlar öğrenci pek bir şey almaz harcama yapmazlar diye pek ilgilenmemek veya yemek yiyecek misiniz? Yemeyecekseniz bu masalara oturamazsınız yan tarafa geçmeniz lazım gibi ayrımcılık yapmak ise olumsuz karşılanacaktır.

Gestalt değerlendirmesi denilen kategoride ise sonuç ister olumsu ister olumsuz olsun, müşteri tek bir özelliğe bakarak ayrım yapamazlar. Ya her şey iyi gitmiştir ya da her şey berbattır. Zaten psikolojide de Gestalt’ın önermesi şöyledir: Bütün olarak ele alınan şey, onu oluşturan parçalar tek tek bir araya getirilmesinden daha büyüktür. Yani the whole is greater than the sum of it’s parts.

Son kategori de olağan dışı durumlardaki performans olacak. Kasa devir aşamasında olan kasiyer hesabı tutturamamıştır stres içindedir ama buna rağmen size güler yüzlü davranır yansıtmamaya çalışır. Ve bir güzel artı puanı müşteriden kapar.

Bir özet yapacak olursam durumları tekrarlayayım:

D1: Hizmet aksaması durumunda çalışanın tepkisi

D2: Müşteri ihtiyaç ve istekleri karşısında çalışanın tepkisi

D3: Çalışanın kişiliğinden kaynaklanan doğal hareketleri

Müşteriyi en çok memnun eden durumlar D3 olarak belirlenirken en fazla olumsuz bulunan durumlar ise D1 ve D3 gruplarındaki memnuniyetsizlikler olmuştur.

Hizmet Sektöründe Stratejik Fiyatlandırma ve Kar Yönetimi

Strategic Service Pricing and Yield Management, Ramarao Desiraju & Steven M. Shugan makalesini okuduktan sonra kendi yorumlarımla birleştirerek bloguma sizlerle paylaşmak istedim.

Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi hizmet sektörünün iki temel özelliği vardır. Biriktirme yapılamaz (perishability) ve üretildiği anda tüketilir (inseparability). Bu noktayı da hatırlattıktan sonra yazıma devam edebilirim. Anlatacak olduğum YMS’de iki önemli nokta var. YMS sabit maliyetin yüksek, marjinal maliyetin, bir fazla müşteriye daha hizmeti vermenin doğurduğu maliyet, düşük olduğu hizmetlere uygulanır. Ayrıca YMS uygulanması için hizmetin belirli bir kapasite sınırlandırması olması gerekir. Kapasiteyi tamamen kullanmaya odaklanmak gerekir. Bu sebeple de erken alım kararı verenlere indirim sunulur ve bu erken zamanda sunulan indirim belirli bir sayı ile sınırlandırılır.

Kar yönetimi yani YMS (Yield Management Systems) ilk olarak 1985 yılı civarında, havayolu sektöründe ortaya çıkmıştır. Şimdilerde ise birçok havayolu şirketinde, diğer ulaşım araçlarında, kiralama firmalarında, hastane ve uydu sistemleri bu karlı ve popüler sistemi kullanıyor.

YMS’nin temelinde yatan düşünce; fiyatları zaman içinde tam kapasiteye ulaşabilecek şekilde uyarlamaktır. Uygulanan politikalar şöyledir:

1. Mesela Sultanahmet’te 9 odalı Muhlis Bey butik otelinin oda fiyatı 60 €’dur. Geriye iki boş odası kaldığında bu odaların fiyatını 80€’ya çıkartabilir. Ve bu 2 oda da dolunca tam kapasiteye erişmiş olur.

2. İberia Havayolları 19 Nisan’da Madrid- Valencia uçuşu yapacaktır. Uçuştan önceki 1 aylık zamanı aralıklara böler ve farklı fiyat uygular. Mesela 19 Mart – 29 Mart arası 49€, 30 Mart – 9 Nisan 59€, 10 Nisan 19 Nisan arası 69€ gibi bir fiyat tablosu hazırlayabilir. Bu fiyatları ben kafadan salladım fakat şirketler bunu hazırlarken tüm kritik değişkenleri de hesaba katarak hassas hesaplar sonucunda bu rakamlara ulaşıyorlar.

YMS çokzamanlı fiyatlandırma (multitime pricing) ve pazarı bölümlere ayırmayı (segmentation) yöntem olarak seçiyor. Segmentler iki tane:

PI (Price insensitive) Fiyat değişikliklerine karşı duyarsız örneğin işadamı

PS (Price sensitive) Fiyat değişikliklerine karşı duyarlı örneğin öğrenci

Üç tane kategori var.

Kategori A: Erken gelenler PS grubu oluyor. Bu kategoride erkenden satın almak isteynler daha geç satın alacaklardan daha az miktarda ödemek istiyorlar. Örneğin araba kiralama, otel ve havayolu…

Kategori B: İlk olarak satın almak isteyenler PI grubu yani fiyat konusunda hassasiyetleri yok. Bu tip insanlar daha sonra alanlardan daha fazla para ödüyorlar. Örneğin yeni teknoloji ürünleri, son moda kıyafetler… Piyasasını pek takip etmiyor da olsam i-Phone‘un Türkiye lansmanından sonraki fiyatı ile şimdikinin çok farklı olduğunun farkında olmak için âlim olmaya gerek yoktur değil mi?

Kategori C: Bu kategoride gelen talepler ödenen fiyatlardan bağımsız olarak değişiyor. Mesela catering, tamirat, çim biçme, oto yıkama …

Bu makalenin de önemli kısmını böylece size özetlemiş bulunuyorum. Diğer makalelerle tekrar blogumda buluşmak dileğiyle.

Stratejik Pazarlama’yı Anlamak ve Geliştirmek için Hizmetleri Sınıflandırmak

“Classifying Services to Gain Strategic Marketing Insights, Christopher H. Lovelock ” makalesinden yola çıkarak yer yer tercüm yaparak yer yer de kendi örneklerimi vererek bu yazıyı hazırladım.

Daha önce üretim sektöründe çalışan insanlar hizmet sektörüne geçtiklerinde, önceden edinmiş oldukları deneyimlerin bu sektörde geçerli olmadığını görmüşler. Bu makalenin yazarları hizmet pazarlamasını geliştirmek için onu gruplara ayırmamız gerektiğini anlamışlar. Gruplara ayırmadaki sebep her grubun geneline uyan bir strateji geliştirmektir. Sonuç olarak çeşitli değişkenleri baz alarak hizmetleri segmentlere yani birbiriyle eşit özelliklere sahip gruplara ayırmışlar. Copeland uygunluk (convenience), alışveriş (shopping) ve özel mallar (speciality goods) olarak 3’e ayırırken bir başkası dayanıklı (durable) ve dayanıksız (non durable) olarak ikiye ayırmış. Bir başkası da tüketim malları (consumer goods) ve sanayi ürünleri (industrial goods) olarak bir ayrım yapmış. Sonuç olarak ise temelde 5 ayrı sınıflandırma şeması ortaya çıkmış:

Hizmetin duyumsanabilirliği (tangibility) ve hizmetin kime yöneltildiği değişkenlerinden oluşan kategori:

a. People – tangible İnsanın kendisi için ve duyumsanabilir: Saç kesimi

b. Things – tangible Mülk için ve duyumsanabilir: Çimlerin biçilmesi

c. People – intangible İnsanın zihni için ve duyumsanamaz: Eğitim

d. Things – intangible İnsanların 5 duyuyla duyumsanamayan varlıkları için ve duyumsanamaz nitelikte: Banka, Danışmanlık

Bazı zamanlarda birden fazla kategoriye dâhil olma durumu mümkün, mesela bir çeki bankadan nakit paraya çevirmek gibi…

Bu segmentte ayrıca şu soru sorulmalı: Müşteri hizmet esnasında fiziksel olarak veya zihnen hizmetin verildiği ortamda hazır bulunmak zorunda mı? Eğer zorunluysa işin bütününde mi (saç kesimi); işin başında ve sonunda (araba yıkama); hiçbir zaman (telefonla alınan hizmetler) mı?


Hizmet esnasınca, başta veya sonra fiziksel olarak bulunuluyorsa hizmet esnasındaki etkileşim, personel ve diğer etkenler de hizmeti etkiler. Hizmette kontak yoğunluğu azaltıldıkça servis kalitesi açısından dikkat edilmesi gereken unsurlar azalacaktır. Mesela kredi başvuruları için önceden bankaya gitmek gerekirken artık bir kısa mesaj ile bu başvuru yapılabiliyor.  Hatta artık boşanma bile internetten yapılabilecekmiş.

Hizmet organizasyonu ve müşteri arasındaki ilişkinin tipine göre ayrım:

a. Üyelik şeklinde (faturalı cep telefonları) veya belirli bir resmi kalıbın olmadığı ilişki (radyo)

b. Sürekli (sigorta) veya ayrık zamanlarda ( tiyatro bileti rezervasyonu)

Üyelik şekli müşteri ve hizmet sağlayıcısı arasında bir bağ kurduğu için iş ilişkisi daha sürekli bir hale gelir. Ayrıca müşterinin değerli bilgileri (telefon numarası, adres, doğum tarihi vs.) şirket tarafından CRM aktiviteleri için saklanır. Sigorta uzun vadeli bir anlaşmadır ve periyodik olarak sabit ücret ödersiniz. Yani üyeliklerde periyodik tek bir ödeme vardır. GSM operatörlerinde ise sabit bir ücret ve kullanıma göre artan bir ek ücret daha bulunmaktadır. Sürekli olarak hizmet verip de müşteri ile teması olmayan tek şey ie devletin vergi karşılığında yaptığı hizmetlerdir.

Genel/özel olması durumu (customization) ve müşterinin isteğini karşılamada personelin fikrinin geçerli olma durumuna (judgment) göre ayrım:


Bir avukat/doktor sizin yerinize kararı belirler ve savunma/ameliyat sizin özel durumunuza göre uyarlanır. Customization ve judgment yüksektir. Eğitimde konular aynıdır yani customization düşüktür, Neyi öğreneceğinize de öğretmen karar verir judgment yüksektir. Sinemada judgment da customization da düşüktür. Bildiğiniz gibi kitle halinde üretimlerde hız, tutarlılık, ve fiyattan tasarruf gibi faktörler avantaj sağlar. Customization’da ise maliyet yükseltir ama hizmette marginal cost yani bir birim fazla üretmenin maliyeti düşüktür. Yani özel ders veriyorsanız saati bir kişiye 100 tl’dir. Ama siz 3 kişiye aynı verirseniz sizin açınızdan değişen fazla bir şey olmaz. Kişi başı 40 yaparsınız en fazla o da 120 eder toplamda. Çünkü bir dersi 1 kişiye de 3 kişiye de aynı eforla anlatabilirsiniz. Judgment aşamasını teşhis ve gerekenin uygulanması olarak ikiye ayıralım. Teşhis tamamlandıktan sonra müşteriyi gereğini uygulamak istediği yer konusunda özgür bırakmak gerekir. Ki kanımca çok doğrudur. Kuaförünüz size saçınız çok kırılmış ben hemen keseyim derse olmaz. Önce beni bilgilendirmesi lazım, daha sonra da seçimi bana bırakmalıdır. Şöyle şöyle bir kesim yapılması lazım demelidir. Zaten ben istiyorsam kendisinden bunu talep edeceğimdir.

Arz talep dengesine göre ayrım:

Eğer bir vida üreticisi olsaydınız fazla malı stoklayabilirdiniz fakat hizmet sektöründe böyle bir olanağınız yok. Yani stok diye bir şey yok. Otelde odanız boşsa, boştur. Ertesi gün tüm odalar dolu olup ekstra oda ihtiyacınız olduğu zaman dünden kalan boş odayı vermek pek mantıklı olmazdı herhalde. Bu yüzdendir ki bir diğer yazımda değineceğim gibi havayolu şirketleri son dakikalarda boş kalan koltuklarını çok ucuza satarak zararlarını azaltmaya çalışırlar. Veya erken rezervasyon yöntemi ile ucuza koltuk satarlar. Aynı şekilde de talep çok olduğu zaman eldekini en yüksek gelirle satmak ve yetersiz arz sorunundan kurtulmak için sezon harici 100 tl olan bir otel odası sezonda 200tl’ye kadar çıkmaktadır. Bu dengeyi ayarlarken de arz talep dalgalanmalarının ne zaman olacağı ve bu dalgalanmanın arkasındaki sebeplerin ne olduğu araştırılmalıdır.


Burada ortaya çıkacak sorunları çözmek için talepteki dalgalanmanın rastgele mi periyodik mi olduğu ve bu dalgalanmaya sebep olan şeyin ne olduğunu bulmak gerekir.

Hizmetin verilişine göre ayrım:

a. Tek kanaldan (tiyatro) veya çoklu kanallardan (fast food restoranı)

b. Hizmetin doğrultusuna göre: Müşteri hizmet noktasına gider (doktor muayenesi), Hizmet müşterinin ayağına gelir ( kombi tamiri), Her iki taraf bir noktada buluşur (kredi kartı kullanımı).

Bir hizmeti birçok kanaldan sunmak müşteriye rahatlık, uygunluk sağlar.

Bu kategorilere göre siz de kullandığınız servisleri bölüp onların kendilerini geliştirmeleri için ne yapmaları gerektiğini bulabilirsiniz. Umarım keyif aldınız okurken, çünkü ben yazarken gerçekten çok keyif aldım.

Algılanan Hizmet Kalitesini Kavramsallaştırma yolundaki yeni düşünceler: Hiyerarşik bir yaklaşım

Michael K. Brady & Joseph Cronin Jr tarafından yazılan makaleye kendi fikirlerimi örneklerimi de katarak oluşturduğum bir yazıdır. Makalenin orjinal başlığı şöyledir: Some new thoughts on Conceptualizing Perceived Service Quality: A Hierarchical Approach

Hizmet pazarlaması (Services Marketing) dersiyle alakalı olarak okumuş olduğum bu makalenin özetini blogum aracılığıyla sizlerle paylaşmak istedim.

Hizmet pazarlamasının kalitesinin değerlendirilmesi hep zor ve tartışmalı bir konu olmuştur. Algılanan hizmet kalitesi ise idrak etmesi güç olan bir diğer konudur. Literatürde algılanan servis kalitesinin nasıl ölçüleceğine dair kayda değer gelişmeler olmuştur ama neyin ölçülmesi gerektiği konusunda ise tıkanma yaşanmıştır. Bu ölçümlerde iki temel konsept var:

1. İskandinav Bakış açısı (Nordic perspective, Grönroos)

Hizmet kalitesinin boyutlarını ölçerken fonksiyonellik ve teknik kalitesini baz alır.

2. Amerikan Bakış açısı (American perspective, Parasuraman, Zeithaml, Berry)

Hizmet aşamasında temas halinde olunan kişi / şey ile olan ilişkinin özellikleri (güvenilirlik, yanıt verme hızı, empati, itimat ve hizmetle bağdaşan fiziksel ögeler) ile ilgilidir.

Hizmet kalitesini ölçmenin çok boyutlu olduğu su götürmez bir gerçek olsa da bu konuda pek fazla çalışma yapılmamıştır. Bu makalenin yazarları ise bu modelleri de içine alan yeni bir model geliştirmek için; hizmet kalitesini ölçülebilir kılan bir yöntem arayışı ile araştırmalarını gerçekleştirmişler.

Hizmetin kalitesi ölçmenin temelinde yıllardır eğer mevcutsa ürünün kalitesi ve müşterinin memnuniyeti bulunmaktadır. Olson ve Dover’e gore kalite, beklenti ve algılanan performans arasındaki farktır. Yani umulan ile bulunanın arasındaki fark azsa kalite iyi; çoksa düşüktür (perceived service against expected service).

İskandinav modelinde bahsetmiş olduğumuz fonksiyonellik hizmetin nasıl gerçekleştirildiğidir. Hizmet sırasındaki etkileşimdir. Teknik kalite ise “outcome” denilen, elde edilen sonuçtur fiziksel veya değil orası fark etmez.

Bir de SERVQUAL Model mevcuttur. Bu modelde beklenti ile gerçekleşen hizmet arasındaki fark kaliteyi belli eder. Daha önce belirtmiş olduğum gibi bu ölçümde dikkate alınacak 5 boyut mevcuttur: güvenilirlik, yanıt verme hızı, empati, itimat ve hizmetle bağdaşan fiziksel öğeler.

SERVQUAL Modelin modifiye edilmiş bir başka versiyonları vardır. Birincisinde “will” ve “should” yani umut edilen ve gerçekleştirilmesi tercih edilen özellikler de boyut olarak bu ölçümde yer alır. İkincisinde İskandinav Model’deki teknik ve fonksiyonellik boyutları da eklenerek teknik kalite, fonksiyonel kalite ve hizmet ortamı gibi değişkenler de dahil edilmiştir. Üçüncüsünde ise birincil alt kollar ve bu kolları etkileyen ikincil kollar da belirlenmiştir. Yani, müşterinin genel kalite algısını etkileyen birincil boyut dediğimiz 3 temel kol ve her kolu da etkileyen ikincil boyut diye adlandırdığımız başka değişkenler olarak dizayn edilmiştir. SERVQUAL’in beşlisinin bu ikincil kolların ölçülmesinde bir hayli etkisi vardır. Aşağıdaki tablo sizlere yardımcı olacaktır.

Bu Araştırmada birkaç hipotez var sırayla belirteyim:

1. Algılanan hizmet kalitesi sırasındaki etkileşimler kalite değerlendirmesinde direkt bir etkiye sebep olur.

2. Çalışanların tutumları algılanan hizmet kalitesini direkt olarak etkiler.

3. Çalışanların davranışları algılanan hizmet kalitesini direkt olarak etkiler.

4. Çalışanların uzmanlık seviyesi algılanan hizmet kalitesini direkt olarak etkiler.

5. Fiziksel ortamın kalitesi algılanan hizmet kalitesini direkt olarak etkiler.

6. Ambiyans koşulları (ısı, koku) algılanan hizmet kalitesini direkt olarak etkiler.

7. Dizayn (estetik, pratik) algılanan hizmet kalitesini direkt olarak etkiler.

8. Anlık durumlar (insan sayısı, insan tipleri veya o sırada bir çocuğun ağlaması) algılanan hizmet kalitesini direkt olarak etkiler.

9. Netice (outcome) algılanan hizmet kalitesini direkt olarak etkiler.

10. Bekleme süresi algılanan hizmet kalitesini direkt olarak etkiler.

11. Elle tutulur kanıtlar algılanan hizmet kalitesini direkt olarak etkiler.

12. Değerlilik, algılanan hizmet kalitesini direkt olarak etkiler.

Değerlilikten kasıt, sonuçtan ne kadar hoşnut kalındığı ile alakalıdır. Hukuk bürosuna gidip davayı kaybetmek/kazanmak, sinemaya gidip filmi beğenmek/beğenmemek örnek olarak verilebilir.

Araştırmanın sonucu Figür’de görüldüğü gibi hizmet kalitesinin altında çok boyutlu bir değerlendirme mekanizmasının yattığıdır. Parça parça verilerin güvenilirliği ölçülmüş ve istatistikî olarak güvenilirliliğin yüksek olduğu sonuçlar elde edilmiş. Veriler model altına yerleştirildiğinde uyumluluk sağlanmış. Fakat yine de figürdeki modeli desteklemek için daha kapsamlı bir araştırma yapılması gerekliliğinden bahsediliyor.

Google Toplantı


Burada Tag’leme olmuyor ama sol baştan sayayım: Ben, Lauren Usui, Arzu’nun arkadaşı, Arzu, Zach Yeskel, Ali

1 Mayıs’ta Google BÜMED ‘de (Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği) bir organizasyon gerçekleştirdi. Erkek arkadaşım sayesinde bu organizasyondan haberdar oldum. Pek fazla duyurmamışlar açıkçası sağa sola. Herhangi bir şirketin gelip kendini anlatması gibi değildi daha farklı bir organizasyondu. Herşeyden önce interaktifti, planlıydı ve Google kendisine olan hayranlığımı bir kat daha pekiştirdi. Girişte katılımcılara yaka kartı verilmesi hoşuma gitti. Hazırlanılmış güzel bir organizasyondu.


Öncelikle katılım için rezervasyon yaptırmanız gerekiyordu. Katılımcıların çoğunluğu Boğaziçi Üniversitesi ve Galatasaray Üniversitesi öğrencisiydi. Az sayıda da İTÜ, Bahçeşehir Üniversitesi öğrencisi de vardı. Toplantı 2 saat sürdü. 1 Mayıs olması dolayısıyla planlanan saatten (13:00) yarım saat daha geç başladı. Toplantı dememin sebebi şu: Salona girdiğim anda yaklaşık olarak 10 tane yuvarlak toplantı masası saydım diye hatırlıyorum. Her masanın üstünde o masanın üyelerinin konusu olacak olan GMail, Adwords ve Maps gibi konu bildiren bir etiketler vardı. Her masa 8 misafir için hazırlanmış, Google defterleri ve Google kalemleri yerleştirilmişti. Google’ın özgür ruhuna uygun olarak kenarda self-servis kahve çay, meşrubat masası vardı.

Toplantının gidişatını bizlere Eren Kantarlı, Google Türkiye Ürün Pazarlama Müdürü, anlattı. Eren Bey’in rahat ama kendine güvenen konuşması olayın gidişatı hakkında ipucu veriyordu. Google yetkilileri her 6 ayda bir gezerlermiş dünyanın bir ülkesini ve buradaki kullanıcıların ürünlere bakışı hakkında fikir sahibi olmaya çalışırlarmış. Eren Bey’in dediğine göre bir önceki gün dansöz kültürümüzü tanımışlar J Eren Bey programın ana hatlarından bahsettikten sonra her masaya iki Google çalışanı geldi. Benim masama Lauren Usui (Product Marketing Manager) ve Zach Yeksel (Product Marketing Manager) geldi. Hiç zaman kaybetmeden masadakilerle kaynaştılar. İsimlerimizi not ettiler. Söylemeden geçemeyeceğim, çok enerjikler ve çok gençler. İkisi de California’da çalışıyordu. Benim masamın haricindekiler Rusya, Japonya, Amerika, Dublin gibi çok farklı yerlerden geliyorlardı.

Programın akışına göre her grubun yapması gereken şeyler vardı. Kendimize bir grup ismi bulduk. Önce ürünleri tartışacaktık iyi yönleri kötü yönleri nedir onu bulacaktık. Daha sonra bu ürünleri nasıl zenginleştirebileceğimize dair fikirler geliştirdik. Ürünün pazar payını nasıl arttırabileceğimize dair sorular sordular, ayrıca bunu sıfır bütçe ile yapmamızı istediler. Daha sonra daha spesifik olarak Türkiye’de ürünün kullanımını nasıl arttırabileceğimizi konuştuk. Son aşama olarak her masa 3 dakika sürecek bir sunum yaparak fikirlerini ana hatlarıyla paylaştı. Yaklaşık olarak 30 dakikalık bir sunumdan sonra fotoğraflar çekildi, promosyon ürünler dağıtıldı.

GMail kullanıcılarının sayısını arttırmak için sıfır bütçe ile yapılabilecek fikirlerden birkaçı şöyle:

Üniversitelerde gönüllü olan öğrencileri seçmek onları “evangelist” olarak atamak. Daha sonra Google amblemini taşıyan ürünlerle onları kampus içinde reklam panosu gibi kullanmak fikirlerden birisiydi. Bir başka fikir GMail adı altında geçecek bir oyun günü düzenlemek, böylece Google’a insanları bir parça daha yaklaştırmak, ürünü daha doğrusu markayı sevmelerini sağlamaktı. Benim kişisel fikrim sorunun kökenine inilmesi gerektiğidir. Bugün birçok insan Hotmail kullanıyorsa bunun sebebi MSN’dir., MSN’e rakip olacak popülerlikteki bir anlık mesajlaşma hizmeti sunan bir programın varolmayışıdır. Google öncelikle GTalk’u iyileştirmeli. Teknik işlerden anlamam ama GTalk’a MSN kullanıcı adımla girdiğimde MSN listem ve Gtalk listemi kombine halde açan yani böyle bir şeyi destekleyen altyapıya sahip bir anlık mesajlaşma programı geçiş için iyi bir yöntem olabilir. Kullanıcı GTalk interface’ine alıştıktan sonra iki tarafı destekleyen altyapıdan GMail tarafında doğru bir kayış denenebilir. Lakin Hotmailin elinde tuttuğu pazara ilk giren olma avantajı Google’ı zorlayacak gibi gözüküyor. GMailin kullanımını arttırmasına yönelik bir diğer fikir de Türkiye’de sevilen beğenilen çizgikarakterler ile GMail’i birleştirecek bir çalışma ortaya sunmaktı. Kötü Kedi Şerafettin’in GMail kullanması gibi bir örnek de verildi. Lakin segment öyle çok daralıyor ki pazarlama başarılı olsa bile getirisi çok az bir miktar olacak diye düşünüyorum.


Google Maps için de Türkiye için haritanın geliştirilmesi önerisi yapıldı, ayrıca yerel trafik yoğunluğu bilgilerinin işlenmesi, metroda LCD ekranlarda Google Maps hizmetinin sunulması önerildi. I-Phone’larda önceden Google Maps yüklenmesi önerisi getirildi.

Özetleyecek olursak, 2 saatlik bir süre içinde Google çalışanları taze beyinlerden, ki bunlar aynı zamanda Google’a dışarıdan bakan 3. göz olma özelliğine sahipler, taze fikirler edindi. Hem Google reklamını yapılabilecek en güzel şekilde yaptı, hem promosyon ürünler vererek gençleri sevindirdi ve onları birer reklam panosu olarak kullanma şansına erişti. Hem de biz bu fikirlerimizi herhangi bir karşılığı olmadan onlara verivermiş olduk. Ben zaten bütün fikirlerimi vermedim. Ayrıca İngilizce olan sunumda kendine güvenmemesi gerektiği halde güvenen bir cici kızımız tüm konuşmasının içine ıhmmm uhmm sözcükleri ekleyerek, İngilizcesinin yetersizliği sebebiyle (Bunu mu demek istediniz? Acizliğine) garip kelimeleri yan yana getirerek grubunu zor duruma düşürmüştür. Kendisinin Bahçeşehir Üniversitesi Lisans öğrencisi olduğu haricinde başka bir bilgim yoktur. Konuşma esnasında işaret parmağıyla saçını oynaması sürekli çocuk gibi sallanması, ve kişi başı 1 dk olan süreyi 6 dakika kadar uzatması ile dinleyicileri bıktırmış, kamera nerde diye sağa sola bakmamıza sebep olan tavırlarıyla çok güldürmüştür. Son bombası ise “Thank you for your listeners” olmuştur. Fakat Eren Bey gayet iyi biçimde durumu idare etmiş en ufak bir eleştiri içerikli yorumda bulunmamıştır. Salon da alkışlayarak olgunlukla olayı kapatmıştır. Kendisinin toplumda azınlık olarak gördüğümüz kitleyi örneklem içerisinde temsil ettiğini düşünüyorum ve bir istatistiğin ıspatı olduğu için kendisiyle gurur duyuyorum :)